Ekonomi uzmanı Alaattin Aktaş, eylül ayı enflasyon rakamına ilişkin tahminini yüzde 5 olarak açıkladı. Aktaş, ekonomi çevrelerinin bu oranı “enflasyonu düşürüyoruz” diye yorumlamalarını ise “Ne güzel değil mi! Tüm derdimiz yıllık oranın ne olduğu. Bu biraz ‘Vücudunun şurasında tümör var ama sevinebilirsin bak büyümüyor’ demek gibi. O tümör oraya girdi, yerleşti ve nefesini kesmeye devam ediyor, ama seviniyorsun, ‘Ölmüyorum’ diye…” sözleriyle değerlendirdi.
Alaattin Aktaş’ın “Aylık enflasyonu düşürüp yüzde 5’e bağlıyoruz!” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Şimdi birileri çıkıp ‘Enflasyonu yarı yarıya düşürdük’ dese, başı ağrımaz.
Çünkü TÜİK’in yarın açıklayacağı eylül ayı enflasyonu muhtemelen yüzde 5 dolayında gelecek. (Ekonomi 21 Eylül 2023)
Her ne kadar enflasyonda aydan aya iniş ve çıkışlar olur, bunlar ikinci öncelikli oranlardır ve bakılması gereken yıllık düzeydir ama olsun; bu sefer de aylık orana bakıp övünürüz.
İTO’NUN ÖNCÜ GÖSTERGESİ
İstanbul Ticaret Odası eylül artış oranını yüzde 5.5 olarak açıkladı. Bu TÜİK’in oranına ilişkin tahminlerle uyumlu bir oran. TÜİK’ten de yarın yüzde 5 dolayında, en fazla artı-eksi yarım puanlık bir marj içinde yüzde 4.5-5.5 arası bir oran gelmesi beklenir.
Bakar mısınız, yüzde 5 dolayındaki bir oranı bile neredeyse başarı ve enflasyonun gerilemesi olarak okuyacak duruma geldik ya da birileri geldi.
Eylül oranı yüzde 5 düzeyinde açıklanırsa, yılın üçüncü çeyreğindeki toplam artış yüzde 25.4’ü bulacak. Evet üç aydaki; temmuz, ağustos ve eylül toplamındaki artış yüzde 25.4’ü bulacak. Hadi yuvarlayıp 25 diyelim!
Dikkat edin, bu ‘enflasyonla mücadele edilen’ ya da ‘enflasyonla mücadeleye girişilen’ bir dönemin oranı!
Halının altına süpürülen sorunlar ortaya döküldükçe böylesine bir tablo ortaya çıkmasından kaçış yok.
Neydi o sorunlar; en başta gelen tabii ki kurun mayıs seçimleri öncesinde sabit tutulmasıydı. Bunda başarılı da olundu ama ne pahasına bu başarının sağlandığı haziranla birlikte görülmeye başlandı.
Dolar kurundaki aylık ortalama artışlara bakın!
Haziran yüzde 17.2, temmuz yüzde 14.6, sonra hız kesiliyor ve ağustos yüzde 2, eylül ise sıfır.
Hazirandaki o rekor artışın TÜFE’ye yansımasını temmuzda gördük.
Temmuzdaki artış büyük ölçüde hem o aya, hem ağustosa yansıdı.
Etki giderek zayıflıyor ve eylülde daha da azaldı.
İşte dövizin etkisinin giderek azalmış olmasının da avantajıyla aylık enflasyonu yarı yarıya indirebiliyoruz ya…
Dövizin artış hızı böylesine düşmüşken, biraz sonra değineceğiz, akaryakıttaki zam oranı da görece çok azken nasıl oluyor da eylülde yine de yüzde 5 gibi bir oran bekleniyor, sorusu gündeme gelebilir.
Merkez Bankası’nın da hep dikkat çektiği gibi hizmet fiyatlarında bir katılık var. Bir diğer etken de okulların açılmasıyla birlikte bir seferlik olarak eylülde yapılan harcamalarda yaşanan hızlı artış.
Kısmen bu ay, ağırlıkla da önümüzdeki aylarda ısınma harcamaları artacak ve doğalgazın TÜFE’de dikkate alınma yönteminden dolayı enflasyonda yeni bir ivmelenme görebileceğiz.
(…)
DOKUZ AYLIK YÜZDE 50 OLACAK
Eylül oranının yüzde 5 gelmesi durumunda tüketici fiyatlarındaki yıllık artış 62’yi bulacak. Aylık yüzde 5’lik oranla dokuz aylık artış da yüzde 50’yi aşacak.
Dokuz aylık artışın yüzde 50 olması durumunda 2023’ün yüzde 65’lik tahmini için yalnızca yüzde 10’luk (15 değil) bir marj kalacak.
Üç aylık yüzde 10’un aylık ortalama karşılığı ise yüzde 3.2.
İki ay üst üste yüzde 9’un üstündeki oranlardan sonra eylülde (muhtemelen) yüzde 5’e indikten sonraki üç ayı ortalama yüzde 3.2 ile geçmek ne kadar mümkün olacak?
Çok zor olacağı ortada. Aylık artışların son çeyrekte yüzde 5 dolayında oluşacağını, böylece yıllık gerçekleşmenin yüzde 74’e yaklaşacağını söylemek mümkün.
Kaldı ki her ne kadar yıl sonu tahmini yüzde 65 olarak dile getiriliyorsa da sanki ekonomi yönetimi de yıllık bazdaki artış oranının seçime kadar yükseleceğini bekliyor.
Hem zaten bir süre önce enflasyonun 2024’ün ortasından sonra düşmeye başlayacağı dile getirilmedi mi… Yani yine baz etkisine bel bağladık.
2024’ün temmuzu geride kaldığında yıllık orandan bu yılın temmuzundaki yüzde 9.49, ağustos geride kaldığında ise yine yıllık orandan bu yılın yüzde 9.09’u çıkacak. Böylece yıllık artış oranı gerileyecek.
Ne güzel değil mi! Tüm derdimiz yıllık oranın ne olduğu. Bu biraz ‘Vücudunun şurasında tümör var ama sevinebilirsin bak büyümüyor’ demek gibi. O tümör oraya girdi, yerleşti ve nefesini kesmeye devam ediyor, ama seviniyorsun, ‘Ölmüyorum’ diye…
Etiketler şiştikçe şişmiş, bir malın fiyatı 10’dan 15’e çıkmış; artık 14’e inmesi hiç mi hiç mümkün değil ve işte 15’te duruyor diye bundan memnun olacakmışız. Kaldı ki 15’te durduğu da yok ya…” (HABER MERKEZİ)